YAZARLAR

Tümü

Tahir Elçi'siz 9 Yıl

(4 Ay, 16 Gün önce)
Avukat Tahir Elçi, hayatını, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve adalet mücadelesine adayan ve Türkiye’nin hukuk camiasında iz bırakan bir isimdi. 1966 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğan Elçi, çocukluk yıllarını çatışmaların gölgesinde geçirdi. Diyarbakır’da hukuk eğitimi aldıktan sonra bölgesindeki toplumsal ve siyasal sorunlara çözüm üretme amacıyla avukatlık mesleğine adım attı. Özellikle 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetler, zorla kaybetmeler, köy boşaltmalar ve işkence gibi ciddi ’’insan hakları ihlallerini gündeme taşıyan’’ Elçi, bölge halkının haklarını savunma konusunda öncü bir figür hâline geldi. Çalışmaları ve davalarındaki kararlılığı, duruşu, ulusal ve uluslararası alanda takdir topladı ancak, aynı zamanda tehditlerin hedefi olmasına yol açtı.

Eren ATEŞ

 

Elçi’nin hukuksal mücadelesi, 2012 yılında Diyarbakır Barosu Başkanı seçilmesiyle daha görünür hâle gelmişti. Bu dönemde Türkiye’nin en çetrefilli sorunlarına dair açık ve cesur açıklamalarda bulunmuştu. Toplumsal barış ve diyalog kurma cağrıları yapmış, şiddetten uzak bir gelecek için mücadele edilmesi gerektiğini savunmuştu. Bölgedeki çatışmaların insan hayatına olduğu kadar da tarihi ve kültürel mirasa da zarar verdiğini sıklıkla dile getirmişti. Elçi’nin en bilinen sözlerinden biri, ’’Biz artık bu topraklarda insanların ölmesini, öldürülmesini istemiyoruz. Kan ve gözyaşı yerine barışı, huzuru, kardeşliği savunuyoruz.’’ ifadeleriydi. Bu sözler, onun toplumsal barışa olan inancının bir yansımasıydı.

 

Her zaman şiddeti meşru kılmaya çalışmayan, hukuki bir değerlendirme yapan ve bunları defalarca dile getiren Elçi, yaşadığı baskılar ve tehditlere rağmen, mücadelesinden geri adım atmamıştı. Elçi, bir konuşmasında şöyle demişti: “Hukukun üstünlüğü, yalnızca bizim bir talebimiz değil, bir toplum olarak hepimizin yaşamsal ihtiyacıdır. Eğer bu topraklarda barış istiyorsak, önce adaleti sağlamamız gerekir.”

 

Elçi’nin yaşamını yitirdiği 28 Kasım 2015 günü, Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması, onun son mesajı olarak tarihe geçti. Basın mensuplarına hitaben yaptığı canlı yayın konuşmasında, tarihi ve kültürel mirasın korunması gerektiğine vurgu yaparak, “Bu kadim bölgede, medeniyetler beşiği bu topraklarda silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Tarihi bölgemizin çatışma ortamından çıkarılmasını talep ediyoruz.” demişti. Elçi’nin bu sözleri, barış ve diyalog çağrısının yanı sıra, çatışmaların kültürel mirasa verdiği zararları da gözler önüne sermeyi amaçlıyordu. Ancak bu konuşmanın ardından, bölgede açılan çatışma sırasında başından vurularak hayatını kaybetti.

 

Tahir Elçi’nin ölümü, Türkiye’de derin bir şok ve üzüntü yarattı. Olay, ulusal ve uluslararası düzeyde büyük yankı buldu. Birçok kesim, bu cinayetin aydınlatılmasını ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını talep etti ancak yıllar süren soruşturma süreci, davanın etkin bir şekilde yürütülememesi ve olayın aydınlatılamaması, adalet sistemine olan güveni ciddi şekilde zedeledi.

 

Tahir Elçi’nin ölümü, aynı zamanda bir dönüm noktası oldu; ardında bıraktığı miras, sadece hukuk camiası için değil, Türkiye’nin demokrasi ve barış mücadelesi için de bir sembol hâline geldi. Elçi, bir konuşmasında şöyle demişti: “Adalet, güçlülerin değil, haklıların yanında olmalıdır. Eğer adaleti yalnızca bir kavram olarak görürsek, bu kavramın içini boşaltırız.

Adalet için mücadele etmeye mecburuz.” Bugün bu sözler, onun bıraktığı mirasın ve savunduğu değerlerin bir özeti olarak hatırlanıyor.

 

“Barış bir umut değil, bir zorunluluktur.” Onun bu sözü, Türkiye’nin adalet ve demokrasi yolculuğunda hâlâ bir rehber niteliği taşımaktadır. Aramızdan koparılışının dokuzuncu yılında saygıyla anıyoruz.


İSTANBUL
EURO
39.7179
DOLAR
36.5387
ARŞİV