YAZARLAR

Tümü

Psikolog Mesleğinin Görünmeyen Yüzü

(3 Ay, 10 Gün önce)
Ruh sağlığı, modern dünyanın en büyük sorunlarından biri hâline gelirken, bireylerin yaşam kalitesini artırmak için psikologlara olan ihtiyaç her geçen gün artıyor.

Eren ATEŞ

 

Psikologlar, insanların zihinsel ve duygusal yüklerini hafifletmeye, onlara daha sağlıklı bir yaşam sunmaya yardımcı oluyor ancak, Türkiye’de bu meslek grubu, ne yazık ki, hak ettiği değeri tam anlamıyla göremiyor. Hem toplumsal algılar hem de mesleki koşullar, psikologların karşılaştığı zorlukları daha da ağırlaştırıyor.

 

 

Türkiye’de psikologlara yönelik algı, hâlâ ön yargılarla örülü. Birçok kişi, psikolojik desteği yalnızca ’’akıl hastalarını’’ ihtiyacı olarak görmeye devam ediyor. Bu yanlış algı, hem bireylerin ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanmasını engelliyor, hem de psikologların mesleklerine yönelik saygıyı zedeliyor. Oysa ki, psikolojik destek almak, fiziksel sağlığa yatırım yapmak kadar doğal ve gerekli bir ihtiyaçtır. Bu anlayışın toplumda yeterince yerleşmemiş olması, hem bireysel hem de toplumsal gelişimin önünde ciddi bir engel oluşturuyor.

 

 

Psikologların mesleklerini icra ederken en çok karşılaştıkları sorunlardan biri, yasal bir çerçevenin yeterince net olmamasıdır. Türkiye’de psikologluk mesleği için bir ’’Meslek Yasası’’ bulunmaması, onların mesleki haklarını ve yetkilerini savunmasız bırakıyor. Örneğin, klinik psikoloji alanında çalışan uzmanların yetki ve sorumlulukları net bir şekilde tanımlanmadığı için farklı grupların bu alanda faaliyet göstermesi gibi sorunlarla karşılaşılabiliyor. Bu durum, meslek içi rekabeti etik olmayan bir boyuta taşıdığı gibi, hizmet alan bireylerin güvenliğini de riske atmış oluyor.

 

 

Türkiye’de psikologların kamu kurumlarında istihdamı, diğer birçok meslek grubuna göre oldukça sınırlıdır. Kamu sektöründe bir psikolog olarak çalışmak isteyen bireyler, az sayıdaki kadro nedeniyle büyük bir rekabetle karşı karşıya kalıyor. Özel sektörde ise psikologlar, genellikle düşük ücretlerle ve yoğun iş yükü altında çalışmak durumunda bırakılıyor. Özellikle özel kliniklerde ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan psikologlar, yüksek beklentilere karşın maddi ve manevi anlamda yeterince desteklenmiyor ve bu da onları yıpratıp farklı yerlere yönelmelerini düşündürüyor.

 

 

Psikologların meslek hayatlarında karşılaştıkları bir diğer büyük sorun, süpervizyon ve mesleki destek eksikliğidir. Psikolojik destek sunan bir uzman, sürekli olarak kendini geliştirmek ve karmaşık vakaları analiz edebilmek için deneyimli bir süpervizörden destek almalıdır. Ancak, Türkiye’de bu sistem yeterince yaygın değil. Özellikle mesleğe yeni başlayan psikologlar, işlerini doğru bir şekilde icra etmekte zorlanabiliyor ve bu durum, hem psikoloğun, hem de hizmet alan bireylerin zarar görmesine yol açabiliyor.

 

 

Türkiye’de, ruh sağlığı hizmetlerinin planlanmasında stratejik bir eksiklik olduğu gözlemleniyor. Psikolojik desteğin toplumun her kesimine ulaşabilmesi için yalnızca büyük şehirlerde değil, özellikle kırsal alanlarda da daha fazla psikoloğun görevlendirilmesi gerekiyor. Ancak, bu bölgelerde istihdam imkânlarının kısıtlı olması nedeniyle, psikolojik destek çoğunlukla ekonomik olarak avantajlı bireylerle sınırlı kalıyor. Bu durum, toplum genelinde ruh sağlığı hizmetlerine erişimde büyük bir ’’eşitsizlik’’ yaratıyor.

 

 

Son yıllarda, ruh sağlığı ve tedavisi alanında yetkinliği olmayan kişilerin ’’yaşam koçu’’ ya da ’’spiritüel danışman’’ adı altında hizmet sunması, psikologların karşılaştığı ciddi bir problem hâline gelmiştir. Bu tür uygulamalar, hem bilimsel temeli olmayan yöntemleri öne çıkarıyor, hem de bireylerin gerçek bir terapi sürecine ulaşmasını geciktiriyor. Ruh sağlığına yönelik hizmetlerin kontrolsüz bir şekilde yayılması, mesleğin itibarı üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Ruh sağlığı yolunda psikologların mücadelesi…

 

Tüm bu sorunların çözümü için öncelikle mesleki yasal düzenlemelerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca, kamu ve özel sektörde psikologlar için daha fazla istihdam olanağı sağlanmalı, iş yükleri dengelenmeli ve adil ücret politikaları uygulanmalıdır. Sürekli mesleki gelişimi destekleyecek programlar ve süpervizyon olanakları oluşturularak, psikologların kendilerini daha güvende hissetmesi sağlanmalıdır.

 

"Psikologlar, bireylerin ve toplumun daha sağlıklı bir geleceğe adım atmasını sağlayan sessiz kahramanlardır."

 

Onların yaşadığı sorunların çözümü, yalnızca meslek grubuna değil, tüm topluma fayda sağlayacaktır. Türkiye’de ruh sağlığına daha fazla önem verilmesi, bireylerin daha mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmesine olanak tanır. Psikologların sesine kulak vermek, toplumun refahını artırmanın anahtarıdır. Bu nedenle, psikologlara hak ettikleri değeri vermek ve sorunlarına çözüm üretmek, yalnızca onların değil, hepimizin geleceğine yapılan bir yatırımdır.

 

Türkiye’de psikologların sesini duyuyor musunuz?


İSTANBUL
EURO
39.7179
DOLAR
36.5387
ARŞİV