ÜLKE

Tümü

Adaletin Gölgesinde Bir Ömür: İlhan Sami Çomak

(4 Ay, 24 Gün önce)
Bazen bir ömür, adaletin en karanlık köşelerinde geçer. Şair İlhan Sami Çomak'ın hikâyesi, yalnızca bir bireyin yaşadığı mağduriyeti değil, aynı zamanda Türkiye’deki adalet sisteminin karanlık yüzünü de ortaya koyan bir trajedidir. Parmaklıkların ardında geçen bu süre, sadece fiziksel değil, ruhsal ve duygusal anlamda da ağır bir tutsaklık anlamına geliyordu fakat onun hikâyesi, bu zulmün karşısında boyun eğmeyen bir direnişti.

Eren ATEŞ

 

İlhan Sami Çomak, yirmi bir yaşında bir üniversite öğrencisiyken 1994 yılında haksız yere tutuklandı ve tam ’’otuz yıl, üç ay ve altı gün’’ boyunca demir parmaklıklar ardında özgürlüğünden mahrum bırakıldı ancak, bu süre zarfında onun kalemi, adaletsizlik karşısında direnişin bir sembolü hâline geldi.

 

Tutsaklık, İlhan Sami Çomak’ın bedenini sınırlandırabilirdi ama hayal gücünü ve kalemini asla durduramadı. Kalemini, kendisini susturmaya çalışan sisteme karşı bir silah olarak kullandı. Şiirlerinde yalnızca kişisel acısını değil, haksızlığa uğrayan herkesin feryadını dile getirdi. Haykırdı dizelerinde; yazdığı dizelerde, parmaklıkların ardındaki insanın duygu dünyasını, doğaya olan özlemini ve özgürlüğün paha biçilmez değerini okuyucularına aktardı. Çomak, sözleriyle bir yandan içerideki sessizliği kırarken, dışarıda adalet arayışını sürdürenlere de ilham verdi.

 

Onun hikâyesi, yalnızca bir insanın değil, aynı zamanda bir toplumun vicdan muhasebesidir.

 

Onca yıl boyunca hukuk sistemindeki eksikliklerin ve insan hakları ihlallerinin bir yansıması olarak tutsak kalan İlhan Sami Çomak, bu uzun süreye rağmen umudunu yitirmedi. ’’Adalet gecikir ama sonunda gelir.’’ inancını taşıyanlar için İlhan Sami Çomak’ın tahliyesi, geç kalmış bir adalet olsa da önemli bir kazanımdı.

 

Bugün, İlhan Sami Çomak, yalnızca bir şair ya da eski bir mahkûm değil; adaletin ve insan haklarının önemini hatırlatan bir simge. Onun kaleminden dökülen şiirler, yalnızca bir dönemin karanlığını değil, insan ruhunun ışığını da aydınlatıyor. Bu hikâye, hem geçmişten ders almamız hem de gelecekte benzer haksızlıkların yaşanmaması için bir uyarı niteliği taşıyor.

 

İlhan Sami Çomak, adaletsizliğe karşı duran, umutla direnen ve şiirle konuşan bir özgürlük savaşçısıdır. Onun yaşadıkları, hepimize adaletin bir lüks değil, temel bir hak olduğunu yeniden hatırlatıyor!

 

Adalet, yalnızca mahkemelerde değil, toplumsal vicdanlarda da sağlanır. Bu hikâye de, bu vicdanların hiç susmaması gerektiğini gösteriyor.

 

İşkencelerle Geçen Bir Ömür

 

Sistematik şekilde işkenceye maruz kaldı. Gözaltında tutulduğu süre boyunca fiziki ve psikolojik şiddet gördü, deliller manipüle edildi ve sahte tanıklarla yargılandı. Savunma hakkı kısıtlandı, adil yargılanma ilkesi hiçe sayıldı. Bu süreç, Türkiye’de insan haklarının nasıl ihlal edildiğinin ve yargı sistemindeki çürümüşlüğün en çarpıcı örneklerinden biriydi. Adaletin siyasileştiği ve vicdanların susturulduğu bir ortamda İlhan Sami Çomak’ın özgürlüğü, toplumun ortak utancı olarak yıllarca bekletildi.

 

Özgürlüğün İlk Adımları: İzmir'deki İlk Buluşma

 

26 Kasım 2024 gününde, nihayet özgürlüğüne kavuşan İlhan Sami Çomak, okurlarıyla ilk kez İzmir’de kucaklaştı.

 

Yakın Kitabevi’nde 14.12.2024 gününde olan bu buluşma, sadece bir şairin okurlarıyla olan sıradan bir karşılaşması değildi; bu, adaletsizlikle geçen yılların ardından bir direniş öyküsünün yeniden doğuşuydu! İlhan Sami Çomak’ın İzmir’de okurlarıyla buluşması, yalnızca şiir severler için değil, adaleti savunan herkes için de anlamlı bir gündü. İlhan Sami Çomak’ın, sokağa taşan uzun kuyruklarda imza almak için sabırla bekleyen değerli okurlarıyla göz göze geldiğinde, onun sadece bir mağdur değil, aynı zamanda insan hakları için mücadele eden bir sembol olduğunu bir kez daha anladık.

 

Otuz yıllık bir tutsaklığın ardından gelen özgürlüğün sessiz bir kutlamasını ben de orada bulunarak yaşadım. O gün, yalnızca bir zafer günü değildi; bu süreçte sistemin nasıl çürüdüğünü, insanların nasıl mağdur edildiğini ve adaletin nasıl siyasallaştırıldığını hatırlatan iyi bir sorgulama anıydı benim için. Onunla göz göze gelmek, selamlaşmak, yanına oturup sohbet etmek, sevgisini ve bizlere karşı olan değerini hissetmek, imzasını almak yıllardır yazarlık ve şairlik yapan beni onurlandırdı. Yıllarca hapsedilen bir insanın, insanlığa olan inancını yitirmemesi beni derinden etkiledi. Onun bu tavrı, zulme karşı bir direniş biçimi olarak şiiri seçen bir insanın büyüklüğünü ortaya koyuyordu.

 

Adaletin gecikmesi, sadece bir bireyi değil, tüm toplumu karanlığa sürükler ve o karanlıkta, İlhan Sami Çomak gibi insanlar, bize ışık tutmaya devam eder.

 

Türkiye’de Adalet: Sistem Mi, Araç Mı?

 

Adaletin siyasallaştığı, mahkemelerin bağımsızlığını kaybettiği bir ülkede, hukukun üstünlüğünden bahsetmek mümkün müdür? İlhan Sami Çomak’ın öyküsü, bu sorunun yanıtını net bir şekilde ortaya koyuyor. Adalet sistemi, bireyleri korumak yerine onları susturmayı seçtiğinde, yalnızca o bireyleri değil, bütün bir toplumu tutsak eder.

 

Özgürlüğün ve Umudun Sesi

 

Bugün, İlhan Sami Çomak, adaletin karanlık yüzünü yaşamış bir insan olarak, bu karanlıkta bir ışık olmaya devam ediyor. Onun hikâyesi, Türkiye’de adaletin gerçek anlamda sağlanması için bir çağrı niteliği taşıyor. Adalet geciktiğinde, yalnızca mağduriyet değil, aynı zamanda toplumsal bir yara da bırakır. İlhan Sami Çomak’ın sesi, bu yarayı sarmak için yankılanmaya devam edecek.

 

Hayata tutunup kalemiyle ışık saçtığı için ve kendisi dışında ablasının da bizlere olan sevgisi ve yaklaşımı için teşekkür ederim. Daha çok kucaklaşacağımız günlere…

 

İşte bu yazı sizin için okurlarım, özgürlük, yalnızca parmaklıkların ötesinde değil, vicdanların en derininde başlar.


İSTANBUL
EURO
41.4822
DOLAR
37.9300
ARŞİV