GÜNDEM

Tümü

SİHA Saldırılarında 5 Ayda 5 Gazeteci Öldürüldü: Hakikat Hedefte

(3 Ay, 19 Gün önce)
Bugün İstanbul’da İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) düzenlenen basın açıklamasında, gazetecilere yönelik artan baskılar ve saldırılar sert bir şekilde kınandı. Türkiye’ye ait silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) hedef aldığı gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in ölümü, basın özgürlüğüne yönelik ağır bir saldırı olarak nitelendirildi. Açıklamada, "Gazetecilik giderek en tehlikeli meslekler arasına girerken mafya baronları güven içinde yaşıyor" denildi.

İrem KABATAŞ

 

Açıklamadan Detaylar:

 

Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye’ye ait SİHA saldırısı sonucu yaşamını yitiren gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in ölümleri açıklamada şu sözlerle aktarıldı:

 

"Kuzey ve Doğu Suriye’de haber takibi yaptıkları sırada Türkiye'ye ait SİHA ile yapılan saldırıda gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin yaşamını yitirdi. Bu Türkiye’nin SİHA ile gazetecileri hedef aldığı son saldırı değil. Son 5 ayda Ezidi gazeteci Murad Mirza İbrahim'in Şengal'de, gazeteciler Gülistan Tara ve Hero Bahadîn'in Süleymaniye'de SİHA saldırısına uğraması ile birlikte yaşamını yitiren gazeteci sayısı 5 oldu."

 

Gazetecilere yönelik bu saldırılar yalnızca yurt dışında değil, ülke içinde de farklı biçimlerde devam ediyor. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

 

"Gazeteciler ülke içinde gözaltı, hapis, darp, engellenme gibi sayısız hak ihlali ile boğuşurken, komşu ülkelerin topraklarında ise suikastlara uğruyor. Gazetecilik mesleği giderek en tehlikeli meslekler arasına girerken, mafya baronları, uyuşturucu tacirleri, kadın tacizcileri, çocuk istismarcıları, yolsuzluk yapanlar güven içinde hareket ediyor ve yaşıyor. Bugün bu ülkede gazeteci olmak, mafya baronu olmaktan daha tehlikeli!"

 

Uluslararası Hukuka Vurgu

 

Açıklamada, gazetecilere yönelik bu saldırıların uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğu vurgulandı. İstanbul Barosu’ndan yapılan açıklama şöyle aktarıldı:

 

"Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınması, Uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesi’nin ihlali niteliğindedir. Dahası, savaşa taraf olmayan sivillerin hedef alınması, Roma Statüsü 8/2/b/ii. maddesinde savaş suçlarından biri olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, silahlı çatışma bölgesinde görev yapan gazetecilerin korunmasına ilişkin kurallar, Uluslararası İnsancıl Hukukun bünyesindedir."

 

Protestolar ve Gözaltılar

 

Gazetecilerin öldürülmesine tepki gösteren meslektaşlarının maruz kaldığı baskılar da açıklamanın önemli bir bölümünü oluşturdu. İstanbul’da anayasal bir hak olan basın açıklamasına katılmak isteyen gazetecilerin, hukuksuz biçimde gözaltına alındığı belirtildi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

 

"İktidar, yavuz hırsız gibi suçunu örtmek için ev sahibini bastırma politikası izliyor. Çatışma bölgelerinde hayatlarını korumakla mükellef olduğu gazetecileri hedef aldığı yetmemiş gibi gazetecilerin katledilmesini protesto eden gazetecileri de hedef almaktadır. İstanbul'da anayasal bir hak olan basın açıklamasına katılmak isteyen gazeteci arkadaşlarımız, tüm yasalar çiğnenerek, anayasa ayaklar altına alınarak işkence ile gözaltına alınmıştır. Gazeteci arkadaşlarımız Gülistan Dursun, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Hayri Tunç, Enes Sezgin, Osman Akın, Can Papila ile yurttaşlar Hacı Ugis ve İmam Senol tutuklanmıştır."

 

İktidara Tepki ve Çifte Standart

 

Açıklamada, iktidarın gazetecilere yönelik bu baskılarla eş zamanlı olarak DAİŞ üyelerini serbest bırakmasına da tepki gösterildi. Özellikle Atatürk Havalimanı saldırısına ilişkin davada 6 DAİŞ üyesinin tahliye edilmesine dikkat çekildi:

"Gazetecilere yönelik dört koldan bir saldırı başlatılırken eşzamanlı olarak katliama karışmış DAİŞ üyeleri sokağa salınmaktadır. Önce Atatürk Havaalanı'na saldırıp 45 kişinin katledildiği saldırıya ilişkin davada 6 DAİŞ'li tahliye edildi. Ardından DAİŞ'e finansman sağlayan 18 DAİŞ üyesi tahliye edildi. Katliam yapan katiller bırakılırken gazeteciler tutuklanıyor."

 

Açıklamada, gazetecilerin hedef alınmasının asıl nedeninin hakikati savunmaları olduğu vurgulandı:

 

"Biz biliyoruz ki burada hedef alınan hakikattir! Çünkü son dönemde Kuzey-Doğu Suriye'de olan bitenlere dair kamuoyunun dönüp baktığı temel kaynaklardan başında Nazım Daştan ve Cihan Bilgin geliyordu. Ve tam da bu yüzden hedef oldular. Çünkü gerçeğin gücü daima egemenleri, iktidarları korkutur. Çünkü halkın gerçeğin gücünü keşfetmesi her baskıcı iktidarın kabusudur. İşte gazeteciler bu keşfin aracılarıdır ve o yüzden hedeftir."

 

Basın açıklaması, gazetecilere yönelik baskıların son bulması ve tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısıyla sona erdi. Açıklamada, gazeteciliğin onurunun savunulmaya devam edileceği şu sözlerle vurgulandı:

 

"Ancak asla vazgeçmeyeceğiz, asla! Gazeteciliğin onurunu her koşulda savunacağız!"


İSTANBUL
EURO
39.7179
DOLAR
36.5387
ARŞİV