Mehmet Murat YILDIRIM
Ferdi Tayfur'un hayatı, bir ömrün çileyle, mücadeleyle ve derin bir hüzünle nasıl şekillendiğinin en güçlü kanıtıydı. Adana'nın yoksul Taşçı köyünde, babasının trajik ölümüyle sarsılarak büyüyen, ailesine destek olmak için çocuk yaşta iş hayatına atılan bir adamın, müzikle hayatını yeniden kurma çabasıydı Ferdi Tayfur... Belki de bu yüzden onun şarkılarında bir acı, bir özlem, bir kayıp hissi oldu hep. "Çeşme"den "Prangalar"a kadar her notasında, her sözünde hayatın hırpalanmış yüzünü, yoksulluğun ve aşkın getirdiği yükleri duyduk. Ferdi Tayfur’un şarkılarındaki o derin hüzün, aslında onun kendi hayatının melodisi gibiydi; sevda dolu, ama kırık dökük bir melodi. Yoksulluktan çıkıp sahneye taşan bir yetenekti o. Hem toplumun hem de kendi içindeki bozuk düzenin sancılarını şarkılarında dile getirirken, o sancılar zamanla milyonların ortak sesi haline geldi. Sonunda, her zaman bir adım gerisinde kalan geçmişiyle, bir kaset dolusu anı ve bir ömürlük yalnızlıkla, yaşadığı topraklardan son bir vedayla ayrıldı.
“Okusaydım Deniz Gezmiş Olurdum”
Hepimiz sağ görüşlü, sol ve Kürt düşmanı olarak bildik Ferdi Tayfur’u. Ahmet Kaya’nın linç edilmek istendiği o geceyi örnek gösterdik hep. Lakin Ferdi Tayfur, olaydan yıllar sonra bir açıklama yaptı. Şöyle dedi: “Öyle bir şey olsa, ben kendimi öne atardım. O benim de arkadaşımdı. Kötü bir şey söylemedi ki oğlan. Kürtçe bir şarkı yaptım ve bir klip çekeceğim dedi. Bu normal bir şey. Bunda bir şey yok. Orada 10’uncu yıl marşı çaldı, ben de alkışladım. Bunda ne var?” Ferdi Tayfur, verdiği bir röportajda da Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş ve Erdal Eren’i anarak güzel sözler söylüyordu. Uçuş Noktası Dergisi'nden Berrin Karakaş'a 2013 yılında konuşan sanatçı Ferdi Tayfur şöyle diyordu: “Yalanı sevmiyorum ben. Niye yani yalan söylüyor insan, sebep ne? Kendime güvenen bir insansam ben, niye yalan söyleyeyim? Değerli bir arkadaşım geçen gün şöyle dedi: 'İstanbul'un yarısı yarısından geçiniyor.' Düşün yani. Ne kadar tuhaf bir şey... Asılmak deyince benim aklıma Deniz Gezmiş geliyor, Erdal Eren geliyor mesela.” Babasının okumasına müsaade etmediğini belirten Tayfur, “Okusaydım eğer bir Deniz Gezmiş olabilirdim. Yalan söylemeyi sevmiyorum. Eğri oturup doğru konuşmamız gerekiyor." demişti. Yılmaz Güney’e de çok değer verdiğini belirten Tayfur, şunları da söylemişti: “Ferdi Tayfur, Yılmaz Güney'e yaklaşmakla davaya ihanet mi etti? demişler. Geçmişte eli silahlı militandı diye. Hep uydurma. Ne yapabilirsiniz şimdi? Tekzip ettiler sonra tabii…”
Aslında hiçbir sanatçıyı, sadece siyasi kimliğiyle değerlendirmemek gerekir diye düşünüyorum. Ferdi, belki ülkücüydü, evet, belki de değildi. Sonuç itibariyle, politik görüşüyle ön planda değildi. O şarkılarıyla duygularımıza hitap etti sadece. Şimdi de sonsuzluğa gidiyor. Işıklar içinde uyu, Ferdi ağabey…