Mehmet Murat Yıldırım
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri, ülke tarihinin en büyük yıkımlarından birine sebep oldu. Resmi rakamlara göre 50 bini aşkın insan hayatını kaybetti, yüzbinlerce kişi yaralandı. Deprem uzmanlarının uzun yıllar boyunca yaptığı uyarılara rağmen, yeterli önlemler alınmadığı için büyük bir felaket yaşandı. Aradan geçen iki yıla rağmen hâlâ on binlerce insan konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veriyor. Deprem bölgelerinde suç oranları artarken, halk kalıcı çözümler bekliyor.
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’a göre Kahramanmaraş’ın ana kırık hatlarının kesişim noktasında bulunması, o bölgede büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. “Bu kırıklardan biri Doğu Anadolu Fayı, diğeri Ölüdeniz Fayı, bir diğeri ise Kıbrıs Yayı’dır. Kahramanmaraş’ın bu fayların kesişiminde olması büyük bir depremin burada gerçekleşmesine neden oldu. Üstelik bu sadece tek bir sarsıntı değildi; birbirini tetikleyen dört farklı deprem meydana geldi” dedi.
”YA KAHRAMANMARAŞ’TA YA DA HATAY’DA OLACAKTI"
Övgün Ercan, 2020’de gerçekleşen Malatya-Elazığ depreminin ardından bölgedeki gerilimin Türkoğlu Fayı’na doğru kaydığını ve zaten uzun zamandır burada büyük bir depremin beklendiğini belirterek, “Bu bölgede büyük bir deprem olacağı biliniyordu. Ya Kahramanmaraş’ta ya da Hatay’da olacaktı. Sonuçta, depremin merkezi Kahramanmaraş oldu,” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE SÜREKLİ GERİLİM ALTINDA”
Prof. Ercan, Türkiye’nin dünya üzerindeki en hareketli fay hatlarından biri üzerinde bulunduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti, “Bu coğrafyada depremler en az 15 milyon yıldır meydana geliyor. Bunun sebebi, Kızıldeniz’in açılmasıyla oluşan yeni kabuğun Arap kıtasını doğuya doğru itmesi ve Anadolu’yu batıya kaydırmasıdır. Bu hareket, Türkiye’nin sürekli olarak gerilim altında olmasına neden oluyor.”
“HİÇBİR YERDE DEPREM OLMASA BİLE BİNGÖL’DE OLUR”
Övgün Ahmet Ercan, yerleşim alanlarının genellikle fay hatları üzerine kurulduğunu vurgulayarak şöyle konuştu, “Ana kırık hatlarının geçtiği yerlerde düz ovalar ve verimli tarım alanları bulunur. İnsanlar tarım, ulaşım ve su kaynakları nedeniyle bu bölgelere yerleşmiştir. Ancak bu durum, şehirlerimizde meydana gelen depremlerin büyük yıkımlara yol açmasına neden oluyor.”
Özellikle dikkat edilmesi gereken bazı riskli bölgeler olduğunu söyleyen Ercan, en tehlikeli noktaları şöyle sıraladı:
Bingöl: Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı’nın kesişim noktası. Türkiye’de hiçbir yerde deprem olmasa bile Bingöl’de olur.
Denizli: Gediz ve Büyük Menderes faylarının kesişimi.
Burdur: Güney Ege Dalma-Batma Kuşağı’nın bir parçası.
Adapazarı-Akyazı, Midilli-Karaburun Üçgeni, Manyas-Bursa-Mustafakemalpaşa, Yenice-Gönen-Balıkesir, Aydın-Germencik-Söke: Yüksek sismik aktiviteye sahip bölgeler.
“MARMARA DEPREMİ İÇİN ERKEN”
Ercan, Marmara’da beklenen büyük depremle ilgili ise şöyle konuştu, “1999 depremi büyük bir gerilimi boşalttı. ‘Her an deprem olabilir’ söylemi bilimsel olarak doğru değil. Büyük bir Marmara depremi için en az 100 yıl gerekir. En erken 2075 hatta 2150 yıllına kadar da uzayabilir.”
Fotoğraf: İbrahim UZUN