Hazal Battaloğlu
KESK ve diğer sendikalar, Ocak ayının ilk haftasında bir araya gelerek kamu çalışanlarının düşük maaşlar, güvencesiz çalışma koşulları ve baskılara karşı ortak hareket etme kararı aldıklarını hatırlattı. 13 Ocak’ta milyonlarca kamu çalışanının, TÜİK’in açıkladığı sahte enflasyon verileriyle dayatılan %11,54’lük maaş zammına karşı iş bıraktığını belirten KESK temsilcileri, bu eylemin kamu çalışanlarının geniş desteğini kazandığını vurguladı.
Ancak sendikal hakların anayasal güvence altında olduğunu belirten KESK, MEB’in iş bırakma eylemini “öğrencilerin eğitim hakkını engelleme” olarak nitelendirmesine tepki gösterdi. KESK yetkilileri, "Sendikal haklarımız uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve yüksek yargı kararlarıyla korunmaktadır. Ancak iktidar, hukuku hiçe sayarak baskıcı yöntemlerle bizleri susturmaya çalışıyor" açıklamasında bulundu.
Basın toplantısında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ve Anayasa’nın 90. maddesi hatırlatılarak, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin sendikal hakları açıkça tanıdığı vurgulandı.
KESK ve diğer sendikalar, MEB’in eyleme katılan öğretmenlere yönelik yazısını "sendikal hakları baskı altına alma girişimi" olarak değerlendirirken, "Asıl eğitim hakkını engelleyenler, eğitim sistemini yapboz tahtasına çevirenler, öğretmen açığını kapatmak yerine güvencesiz çalıştırmayı dayatanlardır" ifadeleriyle hükümete tepki gösterdi.
Son olarak KESK ve diğer sendikalar, kamu çalışanlarının "insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli iş ve güvenli bir gelecek" talepleri için ortak mücadeleyi büyüteceklerini duyurdu. "Birleşe Birleşe Kazanacağız!" sloganıyla mücadeleyi sürdüreceklerini belirten sendikalar, tüm kamu emekçilerini bu sürecin bir parçası olmaya çağırdı.
