Mehmet Murat YILDIRIM
Öcalan'ın çağrısı: Barış için yeni bir fırsat
Abdullah Öcalan, İmralı Cezaevi'nde tutulduğu 25 yılın ardından, PKK'nin feshedilmesi ve silahların bırakılması yönünde bir çağrı yaparak, barış sürecine yeni bir kapı araladı. Bu çağrı, DEM Parti heyeti tarafından İstanbul'da düzenlenen bir basın toplantısında kamuoyuna duyuruldu. Öcalan, mesajında, "Silahların bırakılması ve örgütün feshedilmesi, Türkiye'de kalıcı barışın tesis edilmesi için tarihi bir adımdır." ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Türkiye'de ve uluslararası arenada geniş yankı uyandırdı.
Demokratikleşme ve özgürlük
Öcalan'ın çağrısı, sadece silahların bırakılmasıyla sınırlı değil aslında. Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin hızlandırılması, Kürt halkının ve diğer tüm ötekileştirilmiş kesimlerin haklarının tanınması ve korunması gerektiğini ortaya koyuyor. Ülkede demokrasinin tam anlamıyla işler hale gelmesi, ifade özgürlüğünün sağlanması ve siyasi tutukluların serbest bırakılması, kalıcı barışın tesis edilmesi için elzemdir.
Özellikle, Kürt siyasal hareketi üzerindeki baskıların son bulması ve Kürt halkının siyasi temsilcilerinin meşru kabul edilmesi, barış sürecinin ilerlemesi için kritik öneme sahip. Üç yıl önceki yazımda da belirttiğim gibi, "Önce ülke siyaseti özgürleşecek, yani Kürt siyaseti üzerindeki baskı politikası son bulacak, daha sonra 'Kürt sorunu' masaya yatırılacak."
Rojava'nın tanınması ve bölgesel barış
Kuzey ve Doğu Suriye'deki Kürt idari varlığının tanınması ve bölgedeki askeri operasyonların sonlandırılması, Türkiye'nin bölgesel barışa katkı sağlaması açısından önemli bir unsur. Rojava'da inşa edilen demokratik yapı, bölgedeki istikrarın anahtarı olabilir. Türkiye'nin, Rojava'daki yönetimi tanıması ve oradaki halkın iradesine saygı göstermesi, hem iç barışa hem de bölgesel istikrara katkı sağlayacaktır.
Öcalan'ın özgürlüğü ve barış süreci
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü, barış sürecinin ilerlemesi için kritik bir faktördür. Öcalan'ın tecridine son verilmesi hatta ev hapsi yöntemine gidilmesi ve müzakerelerde aktif bir rol alması, Kürt halkının iradesine saygının bir göstergesi olacaktır. DEM Parti İmralı heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın silah bırakma çağrısını yapması için "İmralı Hapishane sisteminin lağvedilmesi gerekir" ifadelerini kullanmıştır. Bu ifade sürece ışık tutan bir unsurdur.
Toplumsal barış için kapsayıcı bir yaklaşım
Türkiye'de barışın ve demokratikleşmenin sağlanması, sadece Kürt sorununun çözümüyle sınırlı değildir. AKP iktidarının ve Erdoğan yönetiminin, LGBTİ+ bireylerden kadınlara, gazetecilerden siyasi aktivistlere kadar birçok kesime yönelik baskıcı politikaları, toplumsal barışın önündeki engellerdir. Deprem gibi doğal afetlerde yaşanan can kayıplarının, yolsuzlukların ve haksızlıkların temelinde de bu otoriter yönetim anlayışı yatmaktadır.
Barış sürecinin başarılı olması için, tüm ötekileştirilmiş kesimlerin sürece dahil edilmesi ve haklarının korunması gerekmektedir. Bu kapsamda, siyasi zeminin hazırlanması, hukuksal düzenlemelerin yapılması ve toplumsal uzlaşının sağlanması elzemdir.
Abdullah Öcalan'ın yaptığı bu tarihi çağrı, Türkiye'de barış ve demokratikleşme için önemli bir fırsattır. Ancak, bu sürecin başarılı olması için, devletin ve toplumun tüm kesimlerinin samimi bir çaba göstermesi gerekmektedir. Öcalan'ın fikirleri ve stratejileri, barışın tesis edilmesinde kritik bir rol oynayabilir. Ancak, AKP iktidarının otoriter ve baskıcı politikalarının son bulması, Erdoğan'ın diktatörlük eğilimlerinin terk edilmesi ve tüm kesimlerin haklarının tanınması, kalıcı barışın anahtarıdır.
Unutulmamalıdır ki, barış ve demokratikleşme, sadece bir kesimin değil, tüm toplumun ortak mücadelesiyle mümkündür.
Bu tarihi fırsatı iyi değerlendirmek gerekli!