Ömer BÖLÜM
PKK liderinin samimi çağrısına karşılık birçok çevreden olumlu ve olumsuz tepkiler gelirken, uluslararası kamuoyunda önemli ölçüde olumlu yönde karşılandı.
AKP’nin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği konusunda tam olarak büyük bir belirsizlik var demek yanlış olmaz. Çünkü Türkiye’de yaşanan bu atmosferde hâlâ birçok siyasetçi, gazeteci ve sanatçı tutuklanıyor ve neredeyse ifade özgürlüğü yasaklanma seviyesine ulaşmış durumda.
Bu çağrı dünya kamuoyunda geniş yankı buldu. Öcalan’ın açıklamasını, “umut ışığı” olarak gördüğünü ifade eden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, uzun süredir devam eden çatışmanın çözüme kavuşmasını sağlayabilecek bir çağrı olarak nitelendirdi.
“Kürtlerin kültürel ve demokratik hakları güvence altına alınmalı”
Almanya Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamada ise, şiddetin sona ermesini önemli bir ilk adım olarak değerlendirdiklerini, Türkiye’deki Kürtlerin kültürel ve demokratik haklarının güvence altına alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca Türkiye parlamentosunun bu süreçte merkezi bir rol üstlenmesi gerektiğini de belirtti.
“PKK bu çağrıya uymalı”
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, Öcalan’ın mesajını memnuniyetle karşıladıklarını ve barış sürecini tam olarak desteklediklerini ifade ederken, PKK’nin bu çağrıya uyması ve uygulaması yönünde de çağrıda bulundu.
“Suriye’deki çatışmaların sona ermesine katkı sağlayacak”
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, Öcalan’ın çağrısını olumlu bulduklarını ancak bunun sadece PKK’yı ilgilendirdiğini ve Suriye’deki güçleriyle bir bağlantısı olmadığını belirtti. Abdi, Türkiye’de barışın sağlanmasının Suriye’deki çatışmaların da sona ermesine katkı sağlayacağını ifade etti.
Türkiye’de ise farklı siyasi parti liderlerinden çeşitli açıklamalar geldi. Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Özgür Özel, Kürt meselesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında şeffaf bir şekilde çözülmesi gerektiğini vurgularken, İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu ise bu süreci eleştirerek, farklı amaçlara hizmet edebileceğini öne sürdü.
PKK kimdir?
PKK (Partiya Karkerên Kurdistanê - Kürdistan İşçi Partisi), 27 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde Abdullah Öcalan liderliğinde kuruldu. Marksist-Leninist bir çizgide şekillenen örgüt, Kürt halkının bağımsızlığı ve Kürdistan’da sosyalist bir devlet kurma amacıyla yola çıktı.
1980 Darbesi ve Örgütün Yapılanması
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra PKK’nin kadrolarının bir kısmı Suriye’ye ve Lübnan’a geçerek Bekaa Vadisi’nde eğitim aldı. Bu dönemde örgüt, militanlarını eğitip silahlandırarak gerilla mücadelesine hazırlık yaptı.
Silahlı Mücadelenin Başlaması (1984-1999)
PKK, 15 Ağustos 1984’te Eruh (Siirt) ve Şemdinli (Hakkâri) baskınlarıyla silahlı mücadelesini resmen başlattı. Bu saldırılar örgütün Türkiye’ye karşı başlattığı gerilla savaşının başlangıcı sayılır.
1990’lar ve Yoğun Çatışma Dönemi
1990’lı yıllar, PKK ile Türk güvenlik güçleri arasındaki çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Örgüt, kırsal alanlarda hakimiyet kurmaya çalışırken, Türkiye bu durumu bastırmak için kapsamlı operasyonlar gerçekleştirdi. Aynı zamanda örgüt, Avrupa ve Orta Doğu’da siyasi ve lojistik destek arayışına girdi.
Öcalan’ın Yakalanışı (1999)
15 Şubat 1999’da Abdullah Öcalan, Kenya’da Türk istihbaratı tarafından yakalanarak Türkiye’ye getirildi ve yargılandı. Öcalan’ın yakalanması PKK’nin tarihinde bir kırılma noktası oldu. Bu süreçten sonra örgütün stratejisi ve söylemi önemli ölçüde değişim gösterdi.
Öcalan’ın Yakalanmasından Sonra Süreç (1999-Günümüz)
Ateşkes ve Demokratik Çözüm Arayışları
Öcalan, yakalanmasının ardından örgüte silahlı mücadeleyi bırakma ve demokratik çözüm yollarını arama çağrısında bulundu. 2000’lerin başında PKK, çeşitli dönemlerde tek taraflı ateşkesler ilan etti.
Demokratik Özerklik ve Siyasi Mücadele
Öcalan, Kürt sorununa çözüm olarak bağımsızlık fikrinden uzaklaşarak “demokratik özerklik” ve “demokratik konfederalizm” kavramlarını öne sürdü. Bu anlayış çerçevesinde örgüt, siyasi alanda Halkların Demokratik Partisi (HDP) gibi yapılarla temsil edilmeye başladı.
Çözüm Süreci (2013-2015)
Türkiye hükümeti ile PKK arasında 2013 yılında başlayan çözüm süreci, barışçıl bir çözüm için önemli bir girişimdi. Ancak 2015 yılında bu süreç çöktü ve çatışmalar yeniden başladı.
Öcalan’ın Çağrıları Ne Amaçlıyor?
Silahlı Mücadeleyi Bırakma ve Barış Süreci
Öcalan, özellikle 2013 yılında yaptığı çağrıyla PKK’ye Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma ve demokratik siyasete yönelme talimatı verdi.
Demokratik Özerklik ve Siyasi Katılım
Öcalan, Türkiye sınırları içinde Kürtlerin kültürel haklarının tanınması ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için demokratik özerklik modelini savunuyor.
Orta Doğu’da Rol ve Konfederal Yapı
Öcalan, sadece Türkiye’de değil, Irak, Suriye ve İran’daki Kürtler için de demokratik konfederalizme dayalı bir çözüm öneriyor. Suriye’deki PYD (Demokratik Birlik Partisi) ve YPG gibi örgütler, Öcalan’ın bu fikirlerinden etkilenerek yapılandı.
Başlangıçta bağımsız bir Kürt devleti kurmayı hedefleyen PKK, 2000’li yıllardan sonra demokratik özerklik ve kültürel haklar temelinde bir çözüm arayışına yöneldi.
Strateji Değişimi
Öcalan’ın yakalanmasından sonra silahlı mücadeleden çok, siyasi ve toplumsal örgütlenmeye odaklanan bir çizgiye geçiş yapıldı.
Güncel Durum
PKK halen Türkiye, Suriye, Irak gibi bölgelerde etkinliğini sürdürürken, Öcalan’ın çağrıları hem örgüt hem de Türkiye kamuoyunda dikkatle izlenmeye devam ediyor. Bu süreç, hem Türkiye’deki Kürt meselesini hem de Orta Doğu’daki jeopolitik dengeleri etkileyen bir konu olmaya devam etmektedir.