YAZARLAR

Tümü

Korkunun Dansı: Kimin Korkusu Demokrasiyi Yaşatır?

(11 Gün, 1 Saat önce)
Mine Söğüt'ün "Alayına İsyan" kitabından çarpıcı bir cümle düştü önümüze: "Politikacıların gazetecilerden korktuğu bir dünyanın ne anlama geldiğini düşünün, sonra da gazetecilerin politikacılardan korktuğu bir dünyanın ne anlama geldiğini düşünün."

Ekin DAĞDELEN

 

Bu sözler, aslında iki farklı dünya düzeninin, iki farklı demokrasi anlayışının en yalın özeti. Birinde denetlenen iktidar, diğerinde denetlenemeyen güç var. Birinde konuşan toplum, diğerinde susan kitleler...

 

Politikacıların gazetecilerden korktuğu dünya, ideal demokrasinin ta kendisidir. Bu korkudan kasıt, elbette fiziksel bir korku değil; hesap verme sorumluluğunun yarattığı o sağlıklı gerilimdir. Bu dünyada gazeteci, toplum adına soru sorar, araştırır, sorgular. Politikacı ise her adımını dikkatle atar, çünkü bilir ki attığı her adım, aldığı her karar, imzaladığı her belge bir gazetecinin dikkatli gözlerinden kaçmayacaktır.

 

Peki ya diğer dünya? Gazetecilerin politikacılardan korktuğu o karanlık düzen... Orada artık ne soru soran bir basın vardır, ne de hesap veren bir iktidar. Gazeteci, sorması gereken soruyu soramaz olmuştur. Haber, gerçeğin değil, korkunun süzgecinden geçerek yazılır. Bu düzende demokrasi sadece kağıt üzerinde var olan bir kavrama dönüşür.

 

Mine Söğüt'ün bu keskin gözlemi, günümüz medya-siyaset ilişkilerini anlamak için çok değerli bir pusula. Bir ülkede basın özgürlüğünün durumunu anlamak için bakmamız gereken tek şey, kimin kimden korktuğu sorusuna vereceğimiz yanıttır.

 

Korkunun yön değiştirdiği noktada, demokrasinin de yönü değişir. Gazetecinin kalemi titremeye başladığında, toplumun sesi de kısılmaya başlar. Politikacının rahatladığı yerde, halkın huzursuzluğu başlar.

 

Bugün dünyada ve ülkemizde yaşanan basın özgürlüğü sorunlarının temelinde işte bu korku dengelerinin ters yüz olması yatıyor. Oysa demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için, denetleyen ile denetlenen arasındaki ilişkinin doğru kurulması şart.

 

Mine Söğüt'ün bu çarpıcı tespiti, aslında bize basit ama bir o kadar da önemli bir gerçeği hatırlatıyor: Demokrasinin kalitesi, gazetecilerin sorularından korkan politikacıların varlığıyla ölçülür. Gazetecilerin susmaya başladığı yerde, demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

 

Bu durumda sormamız gereken asıl soru şu: Biz hangi dünyada yaşamak istiyoruz? Gazetecilerin görevlerini korkmadan yaptığı, politikacıların bu sorgulamadan çekindiği bir dünyada mı, yoksa gazetecilerin sustuğu, politikacıların rahatladığı bir dünyada mı?

 

Cevabı hepimiz biliyoruz. Ama bu cevabı hayata geçirmek için önce korkunun yönünü değiştirmemiz gerekiyor.


İSTANBUL
EURO
39.7179
DOLAR
36.5387
ARŞİV