Ekin DAĞDELEN
Siyasetin Gölgesinde Eğitim
Bir belediye başkanının, olası cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunda engel çıkarmak amacıyla, yıllar önce aldığı diplomasının sorgulanması, siyasi mücadelenin hangi boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor. Ancak bu durum, salt bir siyasi çekişmenin ötesinde, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir eğitim ve güvenilirlik krizine dönüşüyor.
Eğitim, bir toplumun geleceğinin teminatıdır. Diploma ise bu eğitimin sonunda elde edilen, kişinin bilgi ve becerisini belgeleyerek ona kapılar açan resmi bir belgedir. Bu belgenin siyasi hesaplaşmalara kurban edilmesi, tüm eğitim sistemimizin temellerini sarsıyor.
Gençlerin Endişeleri: "Ya Benim Diplomam da İptal Edilirse?"
Bu yıl üniversite sınavına hazırlanan yüz binlerce genç, geleceğe umutla bakmak yerine, endişe ve güvensizlik içinde. Aylar süren zorlu çalışmaların ardından sınava girecek olan bu gençler, ileride kendi diplomalarının da benzer şekilde sorgulanabileceği korkusunu yaşıyorlar.
Dershane parasını ödeyebilmek için ek iş yapan anneler,babalar olacak?
Tüm emekleri boşuna mı gidecek?
Yarın bir gün birilerinin keyfi kararıyla çocuklarının diplomaları ellerinden mi alınacak?
Hukuk okumak isteyen bir genç, bu tür bir sistemde nasıl adil olacak?
Geçen sene mezuna kalıp tüm sene üniversite sınavına çalışan bir gencin kaderi kimin ellerinde?
Diplomaların Güvenilirliği Sorunu
Bir diplomayı iptal etmek, sadece bir kağıt parçasını geçersiz kılmak değildir. O diploma için harcanan yılları, maddi ve manevi emekleri, kurulan hayalleri de yok saymaktır. Dahası, tüm topluma "hiçbir kazanım kalıcı değildir" mesajını vermektir.
Eğitim sistemimiz zaten birçok sorunla boğuşurken, şimdi de diplomaların güvenilirliği tartışmaya açılıyor. Bu durum, eğitime olan inancı zedeleyerek, toplumsal ilerlemenin önündeki en büyük engellerden birine dönüşüyor.
Bir toplumun ilerlemesi, bireylerin geleceğe olan inancıyla doğrudan ilintilidir. Gençler, emeklerinin karşılığını alacaklarına inanmazlarsa, çalışma motivasyonları düşer, hayalleri solar. Bu da uzun vadede toplumsal gerilemeye yol açar.
İmamoğlu örneğinde olduğu gibi, siyasi çekişmeler uğruna diplomaların sorgulanması, sadece bir kişiyi değil, tüm toplumu etkileyecek sonuçlar doğurur. Eğitim sistemine olan güvenin sarsılması, gelecek nesillerin umutlarının çalınması anlamına gelir.
Ekrem İmamoğlu'nun diploması üzerinden yapılan tartışmalar, görünenden çok daha derin toplumsal yaralar açmaktadır. Bu kriz, sadece bir siyasetçinin kariyerini değil, milyonlarca gencin geleceğe olan inancını etkilemektedir.
Unutmayalım ki bugün oluşturduğumuz güven ortamı veya güvensizlik atmosferi, yarının Türkiye'sini şekillendirecektir. Gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miras, emeklerinin karşılığını alabileceklerine dair güvendir. Bu güveni zedeleyecek her türlü girişim, sadece bireylere değil, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir haksızlıktır.
