YAZARLAR

Tümü

Hayaletler, Grevler ve Kadınlar

(26 Gün, 8 Saat önce)

Hazal BATTALOĞLU

 

“Estamos para nosotras – Biz bugün kendimiz için buradayız.”

Geçtiğimiz gün bir genel grev çağrısını okudum.

Kelimeler bir bildiriden çok, kalbime bırakılan bir kıvılcım gibiydi.

“Genel Grev, Genel Direniş!” diyorlardı.

Ve işte tam o an, aklımda bir başka metin, bir başka hayal belirdi: Arjantinli kadınlar, Liz Mason-Deese’in makalesinde anlattığı o hayaletimsi yürüyüş.

 

Onlar da bir grev düşüyle yola çıkmamış mıydı?

İşte ben de öylece oturmuş, Türkiye’deki genel grev çağrısını okurken kendimi feminist grevi düşlerken buldum.

Bir çağrının içine sızan başka bir çağrı gibi…

Arjantinli kadınların hayaletleri yanımda yürüyordu sanki.

Grev hattı kuran işsiz işçilerin ardında duran kadınlar, yemek yapan, çocuk bakan, barikatın kenarında bağıranlar…

 

Sonra bir gün onlar da greve çıktılar.

19 Ekim 2016.

Evde, sokakta, işte…

Kadınlar “durduk.”

Sadece durmadılar, hayatı görünür kıldılar.

Kayıt dışı işçileri, ev içi emeği, duygusal emeği, şiddeti ve yoksulluğu greve kattılar.

O hayaletler bugün yanımda:

Sabah işe giderken kahvemi içtiğim bardağın içinden göz kırpıyorlar.

Akşam sendika toplantısından dönerken sırt çantama sarılıyorlar.

Onlar, geçmişin, bugünün ve belki de yarının kadınları…

 

Ve düşünüyorum:

Genel grev çağrısı yapılıyor Türkiye’de.

Sermaye düzeninin tüm çürümüşlüğüyle üzerimize çöktüğü, emekçilerin açlık sınırında hayatta kalmaya çalıştığı bir zamanda…

Sendikalar, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, hep birlikte ayağa kalkabilir miyiz?

Ve biz kadınlar?

Biz de kendi grevimizi örgütleyebilir miyiz?

Tarih bizde hep serttir, ama bir o kadar da öğreticidir.

1970’lerde işçi sınıfının büyük direnişini kadınlar mutfakta değil, yürüyüş kollarında örgütledi.

1990’larda kamu emekçilerinin sendika kurma mücadelesinde kadınlar ön saftaydı.

Ama çoğu zaman erkek tarih anlatısında sadece “destekçi” olarak yer aldı.

Tıpkı bugün hâlâ evdeki kadının emeğinin “yardım” sayılması gibi.

Ama biz biliyoruz:

Kadınlar tarih boyunca yalnızca desteklemedi, öncülük etti.

Çünkü yaşamın tüm yeniden üretim yükünü omuzlarında taşıyanlar olarak en çok biz biliriz neyin sürdürülemez olduğunu.

Bugün yoksulluk kadınlaşmış durumda.

Ev içi şiddet, ekonomik bağımlılıkla el ele veriyor.

Bakım emeği –ister yaşlıya, ister çocuğa, ister hastaya– görünmez ama zorunlu bir iş olarak kadınların sırtında.

Göçmen kadınlar kayıt dışı çalışıyor; yasal hakları yok, ama sabahları onlar temizlik yapmadan binalar açılmıyor.

Engelli kadınlar, ya da engelli çocuğu olan kadınlar… Onlar hem sistemin hem sokakların dışına itilmiş durumda.

İşte tam bu yüzden…

 

Tüm bu görünmeyen ama her gün işleyen sistemin tam ortasında durmak istiyorum.

Çağrıyı okurken kendi hayalime tutunuyorum:

Bir sabah…

Kadınlar işe gitmiyor.

Evde yemek yapılmıyor.

Bakım emeği, duygusal emek, her şey duruyor.

Sokakta yürüyen, işyerini terk eden, sosyal medyada örgütlenen, gece pencereden tencere çalan kadınlar…

Bir feminist grev bu.

Bu grev sadece sendikalı kadınların değil.

Bu grev temizlik işçisi kadının, öğretmenin, göçmen tekstil işçisinin, yaşlı bakımını tek başına üstlenen kız kardeşimizin, işsiz üniversitelinin grevi.

Bu grev bizim, hepimizin grevi olabilir.

 

Bir sosyolog olarak değil, ama hayatı analiz etmeye çalışan bir kadın olarak söyleyebilirim:

Emeğin görünmezliği, kadınların tarihsel olarak maruz kaldığı sistematik yok sayılmanın bir parçası.

Silvia Federici’nin dediği gibi, “kadın emeği, ev içi emek, kapitalist sistemin sıfır noktasında işler.”

Ve işte tam bu yüzden feminist grev, ekonomik değil varoluşsal bir meseledir.

“Çalışmıyorum” dediğinde, aslında şunu diyorsun: Bu dünyayı yeniden kurmak istiyorum.

Biliyorum kolay değil.

Sendikaların çoğu erkek egemen.

Grev kararı almak bürokratik.

Kadınlar hâlâ “önce çocuklar, önce eşim, önce iş” derken kendilerini en sona bırakıyor.

Ama belki bu sefer…

Arjantinli kadınların hayaleti yanımda dolaştığı için…

 Genel Grev! çağrısı içime işlediği için…

Çünkü artık başka çaremiz kalmadığı için…

Belki bu sefer olur.

 

Ve belki biz de, bir sabah…

• Sendika binasının önünde buluşuruz,

• Belediyede temizlik yapan kadınlar işi bırakır,

• Okulda öğretmenler sınıfa girmez,

• Anneler çocuklarını okula göndermez,

• Mutfakta tencere boş kalır ama sokak dolup taşar…

Ve biz de diyebiliriz:

“Estamos para nosotras.” – Bugün biz kendimiz için buradayız.

 

 

Kaynak:Devrimci Sendikal Dayanışma'dan genel grev çağrısı birgun.net


İSTANBUL
EURO
43.2143
DOLAR
38.0032
ARŞİV