Haber: Elif Gamze BOZO
Açıklamada, bu tür söylemlerin yüzyıllardır süregelen cinsiyetçi kalıpların ve eril tahakkümün bir yansıması olduğu belirtilerek, “Kadınları aşağı gören, bedenlerini aşağılama aracına dönüştüren bu dil, eşitsizliği besleyen zehirli bir kültürün parçasıdır” ifadelerine yer verildi.
TKDF, bu dilin özellikle Türkiye gibi ülkelerde sıkça başvurulan bir yöntem olduğuna dikkat çekerek, kişilerin mevkisi ne olursa olsun, kadınların cinsel kimliğiyle hedef alınmasının insanlıkla ilgili ciddi soru işaretleri doğurduğunu ifade etti. Açıklamada, “Hakaret, tartışmadaki argümansızlığın ve çaresizliğin itirafıdır. Bilgiye, empatiye ve saygıya dayanmayan her söz, sahibini küçültür” denildi.
Toplumdaki güç dengesizliğinin sürdürülmesinde cinsiyetçi küfürlerin etkisine de vurgu yapan TKDF, bu dili kırmanın herkesin sorumluluğu olduğunu belirtti. Kadınların “onuruna saldırılacak” varlıklar değil, eşit bireyler olduğunun altı çizilerek, “Toplumsal dönüşüm, dilimizi dönüştürmekle başlar. Kadınları nesneleştiren, aşağılayan her söze karşı sessiz kalmayın. Çünkü susmak, zalime ortak olmaktır” denildi.
Federasyon, son olarak Cumhuriyet savcılarını göreve çağırarak, bu tür söylemlere karşı yasal sürecin işletilmesini talep etti.