YAZARLAR

Tümü

Birbirimize İyi Bakalım, Çünkü Dünya Bakmıyor

(14 Gün, 12 Saat önce)
-Kendi manifestosunu yazan bir yoldaşın sesiyle- Bazı şeyleri konuşamıyoruz. Özellikle örgütlü yapılarda.

Hazal Battaloğlu


Sevgi, kırgınlık, yorgunluk, hayır deme ihtiyacı, tükenmişlik.
Hepsi var, hepimizde var ama sanki kimsenin başına gelmemiş gibi davranıyoruz.
Konuşmaya kalktığımızda ya göz devriliyor, ya sessizlikle geçiştiriliyor.
Ama sevgili arkadaşım Hatice, sendikamızın dergi toplantısında öyle bir cümle kurdu ki, yüreğimin orta yerine yerleşti:
"Konuşamadıklarımızı da artık konuşmamız gerekiyor. Mesela sevgi."
Çok yaşa Hatice!
O an anladım. 
Yalnızca barikatlarda değil, suskunluklarımızda da mücadele var.
Ve sevgi de bir mücadele biçimi.
O yüzden bu yazı bir çağrı değil.
Bu yazı bir ihtiyaç.
Bu yazı benim manifestom. Ve sanki bir çoğumuzun hikayesi...

 

Çünkü ülkenin hali ortada;
Yoksulluk sıradanlaştı, adaletsizlik resmileşti, kadın cinayetleri istatistik oldu. 
Ve kayyumlar, gözaltılar, tutuklamalar...
Ve biz hala koşturuyoruz. 
Eylemden toplantıya, basın açıklamasından mitinge.
Durmadan.
Bu koşturmada en çok neyi unutuyoruz?
Birbirimizi.
Ve tabi kendimizi.
İşte bu yüzden yazıyorum bu manifestoyu. 
Çünkü örgütlü olmak sadece hedefe kilitlenmek değil, birlikte yürümeyi öğrenmektir diyorum. 

 

BİRBİRİMİZE İYİ BAKALIM MANİFESTOSU


1- Öfke haktır.
Bütün ötekileştirenlerin öfkesi örgütlenmelidir. "Aman şimdi ortam gerilmesin" diye susturulan her cümle, bir sonraki çürümeye davetiyedir.


2- Dinlenmek haktır.
Koşulsuz, meşrulaştırma gerekmeden... "Bugün gelmek istemedim" demek suç değil, haktır. Kolektif, ancak dinlenme alanı varsa sürdürülebilir olur.


3- Hayır demek politik bir haktır.
Rızaya dayalı olmayan hiçbir sorumluluk gerçek dayanışma değildir. Her "evet" bir "istemiyorum"u bastırıyorsa orda kolektif yoktur.


4- Şefkat kolektif devrmin kalbidir.
Bir arkadaşın gözyaşına sarılmak, onun yerine sorumluluk almak, emek kadar kıymetlidir. Gerektiğinde mizahla, sabırla, sıcaklıkla örgütlenmedikçe devrim kuru bir prosedüre dönüşür.


5- Sevgi mücadeleyle çelişmez.
Herkesi de sevmek zorunda değiliz. Niye sevecekmişiz? Sevgi rıza ile, içtenlikle kurulur. Sevmediğin biriyle zoraki yoldaşlık kurmak, kolektif samimiyeti bozar. Sevmeden sürdürülen mücadele de yorar. Hatice'nin dediği gibi: "Artık sevgi üzerine de konuşmamız gerekiyor." Çünkü bu mücadelemizin yakıtıdır.


6- "Ben bilirim"cilere siktir çekmek de haktır.
Hepimizin içinde olduğu yapılarda kendi egosunu mutlaklaştıranlara yer yok. Çünkü toksik otoriteye uzun uzun açıklama değil, net bir duruş gerekir. Pasif agresif suskunlukla değil, politik kararlılıkla sınır çizeriz.


7- "Ben yıllardır bu yapının içindeyim" diyerek alan gasp etmek kabul edilemez.
Emeği kadar tevazusu olmayan hiç kimse, kolektife fayda getirmez. Mücadele kıdemle değil, birlikte üretmekle büyür. Kibir kolektifin düşmanıdır.


8- Yeni katılanlara "bizde işler böyle yürür" diye çerçeve çizmek yerine, onların onların heyecanını, enerjisiniz, sorusunu ciddiye alalım. Kolektif canlı bir organizmadır. Değişir, dönüşür.


9- Kaygı, tükenmişlik, umut, kırgınlık, çoşku...
Hepsi meşrudur. Hiçbiri kişisel zafiyet değil, kolektifin aynasıdır. Görmezden gelmek, çürütmektir. Ağlamak, susmak, öfkelenmek, umutlanmak... Hepsi politik deneyimlerdir. Bastırılmak değil, paylaşılmak istenir.


10- Söz hakkı sadece süreyle değil, içerikle de dengelenmelidir. 
20 dakika konuşup hiçbir şey söylemeyen bir erkeğin yerine, 2 dakika konuşup yüreğimizi titreten bir kadının sözünü büyütelim. Temsil sesin yüksekliğiyle değil, sesin içeriğiyle kurulur. 


11- Eleştiri hakkı kutsaldır, ama şefkatle yapılmalıdır.
Eleştiriyi hakaretle, ezmeyle, üstten konuşmayla karıştıranlara hayır. Yıkıcı değiş dönüştürücü bir dil kullanmak zorundayız. Eleştiri kolektifi büyütür, kırmaz.


12- Mizah mücadelemizin ilacıdır ama yukarıdan yapılmaz.
Birlikte gülmenin gücü, üstten bakan alaycılıktan daha direnişçidir. Kendine gülebilen yapı güçlüdür. Başkasını ezerek espiri yapan yapı değil.


13- Sessiz kalanlara kulak verelim. 
Sürekli konuşan değil, sessiz kalan da kolektifin bir parçasıdır. Sessizlik bazen en çok şeyi anlatır.


14- Törensiz teşekkür etmeyi öğrenelim.
Her emek bir kürsü istemez ama bir "eline sağlık" duymak, kolektifi canlı tutar. Teşekkür politik bir davranıştır.


15- Bazen de olmuyorsa olmuyordur.
Her çatışmayı çözmek zorunda değiliz. Herkese katlanmak, sürekli alttan almak zorunda hiç değiliz. Bazı yollar birlikte başlar, ama ayrı biter. Bu da kolektif olmanın bir parçasıdır.

 

Bu ülkede hiçbir şey kolay değil. 
Ama hala buradayız.
Hem sokakta, hem evde, hem işyerinde, hem örgütlü yapılarımızla ayaktayız.
Artık sadece neye karşı olduğumuzu değil, nasıl birlikte kalacağımızı da konuşmalıyız. Çünkü kolektif sadece bağırmak değil, birbirimizi de duymaktır.

 

Birbirimize iyi bakalım. Çünkü dünya bakmıyor.
Biz bakarsak belki bu dünya da değişir.

 

Bu manifesto, yoldaşım Hatice'ye, sevgiyi siyasetin dışına itmeyenlere, konuşamayanlara, yorulanlara, tükenenlere, "artık yeter" diyen tüm kadınlara, kuir yoldaşlara, devrimciliği şefkatsizce değil umutla kurmaya çalışan herkese ithaf edilmiştir.


İSTANBUL
EURO
43.0405
DOLAR
37.9073
ARŞİV