Elif Gamze BOZO
Gözaltı, hukukun en kırılgan noktalarından biridir. Kişinin özgürlüğünün kısıtlandığı, bedeninin ve haklarının tamamen devlete emanet edildiği bu süreçte yaşanan her hak ihlali, sıradan bir suç değil; devletin sorumluluğunda işlenmiş sistematik bir şiddet eylemidir.
Tacize uğrayan öğrenciler yalnız bırakılıyor. Hukuki süreçler çoğunlukla işlemiyor, şikayet mekanizmaları baskıyla susturuluyor. Oysa en başta baroların, insan hakları kuruluşlarının, kadın örgütlerinin ve üniversitelerin bu olayların üzerine kararlılıkla gitmesi gerekiyor.
Kadın, LGBTİ+ ya da muhalif olmanın başlı başına bir tehdit olarak görüldüğü bir düzende, gözaltı süreci sistematik bir cezalandırma aracına dönüşüyor. Cinsel taciz, bu sistemin en alçakça uygulamalarından biri.
Bu ülkenin gençleri, öğrencileri; düşüncelerinden, eylemlerinden, sözlerinden dolayı gözaltına alınamaz. Alınıyorsa da, bedenlerine, ruhlarına saldırı asla kabul edilemez. Tacizi yapan da, görüp sessiz kalan da, koruyan da suç ortağıdır.
Bugün gözaltında cinsel tacize ses çıkarmayanlar, yarın suskunluklarının nasıl bir kötülüğe zemin hazırladığını çok geç fark edecek. Ama biz susmayacağız. Çünkü bu utanç hepimizin değil, susanların, koruyanların ve suça ortak olanların utancıdır.